Bakan Tunç’un konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Özellikle toplumun huzur ve sukünunu bozmaya yönelik suçlar, trafik güvenliğini yönelik, ruhsatsız silahlara yönelik ve bunların özellikle silahların meskun mahallelerde kullanılması, düğünlerde, nişanlarda kullanılan bu silahlar nedeniyle birtakım mağduriyetlere neden olunmasına yol açan hususları ortadan kaldıracak. Cezalarla ilgili olarak kurusıkı da buna dahil. Tüm bunları içine alan kapsamlı bir çalışma. Taslak çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirlere arz edeceğiz. O çalışmaya bizim bakanlık yetkililerimiz, teknik destekleri verecek ve milletvekillerimizin takdirleriyle inşallah Yarı Reformu Strateji Belgemizin ilk paketi ceza adaleti sistemine yönelik olacak.
Sermaye Piyasası Kurulu üyeliklerine nasıl atanılacağı belli. Mevzuatımıza uygun yapılmış olan bir atamayı farklı şekilde yorumlamak doğru olmaz. Burada tamamen kanuna uygun ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yetkisinden kaynaklanan bir atama söz konusudur.
Narin evladımızın hunharca cinayete kurban gitmesi bizi derinden yaraladı. Millet olarak çok üzüldük. 21 Ağustos’tan bu yana da gerçekten hem cansız bedenine ulaşılıncaya kadar bekledik. Canlı ulaşılması için gayret gösterildi. Yüzlerce kişi, kamunun bütün kurumları seferber oldu ama maalesef canlı olarak bulunamadı. Ve hunharca bir cinayete kurban gittiği görüldü. Bu süreçte arama çalışmaları yapılırken de adli soruşturma başladı ve 19 gün süren bir arama çalışmasından sonra Narin evladımızın adli tıp otopsileri gerçekleşti. Ondan elde edilen bulgular ve yine etrafta özellikle teknik çalışmalar yapılarak, araçlardan elde edilen kimyasal bulgular, DNA, biyolojik bulgular, tüm bunlar soruşturma kapsamında değerlendirildi.
Beyanlar doğrultusunda gerek tanık beyanları, gerek şüphelilerin, sanıkların beyanlarının hepsi mahkeme tarafından değerlendirilecek hususlardır. Devam eden bir yargılama süreci söz konusu. Adalet Bakanı olarak biz tabii ki suçluluk ispat edilinceye, mahkeme karar verinceye ve o karar kesinleşinceye kadar masumiyet karinesi vardır. Dolayısıyla şu suçludur, bu suçsuzdur dememiz söz konusu olamaz. Burada tutuklu devam eden bir dosya, dava süreci ve hunharca işlenen bir cinayet var. Bu cinayeti kimler işlemişse yargı bundan hesap soracak dedik. Bu konuda adli soruşturma titiz bir şekilde devam ediyor.
Dava sürecini hep beraber takip edeceğiz. Alınan ara kararlar var ve bu kararlar neticesinde 26 Aralık’ta duruşma gerçekleştirilecek.
Tüm kamuoyu şunu gördü: Türk yargı sisteminde hakim ve savcılarımızın nasıl titiz bir şekilde olayları aydınlatmaya yönelik, maddi gerçeği ortaya çıkarmaya yönelik, suçluları ortaya çıkarmaya yönelik nasıl bir çalışma içerisinde olduklarını hep beraber bu dava vesilesiyle görmüş oldu.
12 milyon kararın verildiği bir yargı sistemi içerisinde, dünyanın neresinde olursa olsun mutlaka hatalı kararlar elbette ki olabiliyor. Bunu Narin davası için değil, genel olarak söylüyorum. Bu hatalı kararların itiraz, istinaf ve temyiz sürecinde düzeltilme imkanları var.
Lekelenmeme hakkı, anayasal, bir insan hakkı. Dolayısıyla lekelenmeme hakkına önem veriyoruz. Bu konuda özellikle soruşturmaya yer olmadığına dair karar verme imkanını da hukuk sistemine biz kazandırdık.
Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç konusu
“Yargının yasa dışı bahis iddiasıyla ilgili başlatmış olduğu bir soruşturma var. Bu soruşturma neticesinde gerçekleşen gözaltılar, soruşturma neticesinde kişisel kendilerini savunacaktır. Eğer bir suç varsa ortada kuvvetli suç şüphesi onun da elbette ki gereği yapılır.
Kayyum tartışmasıyla ilgili olarak maalesef bazı siyasilerimiz yanlış yorumlar yapıyor. Hatta özellikle yargı süreçleri devam eden davalar ve soruşturmalarla ilgili olarak da yargı mensuplarımıza, cumhuriyet savcılarımıza yönelik haksız ve hadsiz eleştirilerde bulunuyorlar. Bunları kabul etmek mümkün değil.
Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir. Hukuk devleti, suç işlenmesine müsamaha göstermez. Dolayısıyla hukuk devletinde tarafsız ve bağımsız yargı, eğer bir kuvvetli suç şüphesi varsa elbette ki soruşturur.
Hakkında soruşturma, kovuşturma yapılan ya da hakkında hüküm verilen tüm bu yerel yöneticilerle ilgili uygulamanın nasıl yapılacağı bizim hukuk sistemimizde bellidir.
Yerel yöneticiler, belediye başkanları milletten aldıkları yetkisi millete hizmet olarak kullanmak zorundalar. Siz bu yetkiyi alıp kötüye kullanırsanız, eğer siz bu yetkiyi terör örgütlerine destek ya da onların propagandasına yönelik bir çaba, fiil içerisinde kullanırsanız o zaman hukuk devletinde işte anayasanın maddelerinden kaynaklanan yetkiler kullanılır.
Terörle mücadeledeki kararlılığımızdan taviz vermeden devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız da ve diğer liderlerimiz de bu anlamda gerçekten Türkiye’nin terörden kurtulmasıyla ilgili olarak açıklamalar yapıyorlar. Terörün her türlüsü bu ülkeden silinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Milletimizin birlik ve beraberliğini, huzurunu bozmaya yönelik 40 yıldan bu yana ülkemizi huzursuz eden PKK terör örgütünü bu ülkeden silip atmak durumundayız. Bu ülkenin insanları kardeştir.”
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2024 Özel Oturum Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.